Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

31 Aralık 2011 Cumartesi

2012...



UMUTLARIMIZIN GERCEKLESTIGI; KEYIFLI; MUTLU; SEVDIKLERIMIZLE BIRLIKTE; SEVGI DOLU BIR YIL DILIYORUM HEPIMIZE...

31 Aralik 2011' ROMA

29 Aralık 2011 Perşembe

SIRA BENDE...



NiNi’nin butun yaramazligi ustunde… Evin en kucugu olmanin getirdigi simariklik mi, Federico onu birakip, babannesine Christmas tatiline gitti diye yapilan bebekce kapris mi bilmiyorum ama evin altini ustune getiriyor…


Miyavliyor, tirmaliyor, kucagima firlayip, kupemi cekistiriyor... Elim, yuzum cocukken hep oldugu gibi bogurtlen calisinin tam ortasina dusmusum gibi… Koyden gelip, bizim sehirli Rixy'yi yuvasindan ettigi,

amcaya surgune yolladigi yanina kar, Ali kiran, bas kesen seklinde volta atiyor...Federico yuzunden "artik asla kedi almayacagim" yeminleri bozulmus, cekip giden minik hayvanlarin verdikleri acilarin uzerine taslar konmus, hanimefendi evin oglunun kedisi olarak, tahta kurulmus bir kere...

Ev zaten alt-ust… One alinmis bir tasinmanin tam ortasinda, annenin ust uste nobetlerinin dayanilmaz hafifligi (!)’ne, ev islerindeki ustun becerisi de eklenmis, geriye sadece NiNi hanimin yeni utulenmis camasirlari cekip dagitmasi kalmis.


Gecenin bir vakti, darma daginik salonun ortasinda yere oturmus, makale okuyorum. BMJ bilimsel kalitesi cok yuksek bir tip dergisidir ve genellikle de ciddi arastirmalarin sonuclari yayinlanir. Kansizlikla ilgili bir makaleyi okurken, gozum yan sutundaki baska bir makaleye takiliyor. Cikolata yemenin, kalp hastaliklarini azaltici etkisi uzerine bir makale.


"These favorable effects seem mainly mediated by the high content of polyphenols present in cocoa products and are probably accrued through the increasing bioavailability of nitric oxide, which subsequently might lead to improvements in endothelial function, reductions in platelet function, and additional beneficial effects on blood pressure, insulin resistance, and blood lipids," conclude Buitrago-Lopez and colleagues.


References
1. Buitrago-Lopez A, Sanderson J, Johnson L, et al. Chocolate consumption and cardiometabolic disorders: systematic review and meta-analysis. BMJ 2011; DOI:10.1136/bmj.d4488. Available at: http://www.bmj.com.


Bu etkinin cikolatanin rengi ile ilgili olmadigini, hangi formda yerseniz yiyin, gunluk kucuk bir parca cikolatanin kalp hastaligi ve metabolik sendrom riskini azalttigini bildiriyor.


Ben de hastalarima zayiflama donemlerinde verdigim ozel diyetler disinda, genellikle gunde 1 parca cikolata veririm.


Son zamanlarda yedigim cikolatalarin miktari sadece beni degil, butun Roma’lilari kalp hastaliklarindan koruyacak miktarda biliyorum. Ustelik ben cikolataya duskun degilimdir, bizim evin cikolatacisi Gulcin’dir ve sam fistikli cikolataya bayilir...


NiNi kucagimda mirildanarak uyukluyor, TV’de son zamanlardaki gozdem Irlandali sef Gordon Ramsey bir hint restoranini kurtarmaya calisiyor,
ben Federico’yu ozluyorum, kalkip superfine cikolata kutusunu alip, yerime geri donuyorum...


Son 1 yilda, ama tam gecen yil bu donemlerde baslayan uzun ve yorucu bir surecte alinmis 3 asagi-5 yukari kilomun, artik 5 yukarinin bayagi bir uzerine dayandigini gormezden gelemiyecegim gunden beri kendimi gozluyorum.


Kolay degil, 1 yilin hesabini yapacagim,


kendime hesap verecegim ve hic yorulmadan bunalmadan, kendimi rahat hissettigim kiloma donecegim. Ve bu kez ben sizinle oykumu paylasacagim, ne yaptigimi neleri, nasil degistirdigimi yazacagim.


Ben Pazartesi diyete basliyorum...




P.S: bu yaziya yorum birakmayin lutfen... Yarin ya da oburgun yeni bir yazi koyacagim...


---------------------------------------------------------------------------------------


Burcu dedi ki...


Yeni yıl size sağlık,huzur,mutluluk,bol şans getirsim Mehtap Hanım.Sizi geç buldum ama hiç bırakmıyorum.dönüp dönüp Önce sağlık başlığındaki eski yazıları okuyorum,motivasyonumu kaybeder gibi olduğumda ilaç gibi geliyor,hemen silkelenip kendime geliyorum.Metabolizma çayımı sürekli yapıp küçük şişelerde işe bile getiriyorum.Sizden sağlıklı beslenmek ve kilo vermek anlamında çok şey öğrendim,çok teşekkürler tekrar.Kucak dolusu sevgiler.


Sevgili Burcu, asil size tesekkurler… Cok akillica davraniyorsunuz..


tosbagalar dedi ki...


Merhaba Mehtap Hanım ben sizinle tanışmaya hiç cesaret edememiştim. Ne oldu bilmiyorum sizinle uzun uzun tanışmak istedim. Günlerce yazılarınızı hatta yorumlarınızı tek tek okudum hala okuyorum 8 Kasım 2010 tarihinden sonraki programınızı uygulamaya başladım. Bugün 15 günüm müthişim... İdeal görüntüme (kilo demiyorum çünkü tartılmıyorum tartılmayacağım) ulaşınca size upuzun bir başarı hikayesi yazdığımı görüyorum hatta görmek istiyorum.


Sevgili Tosbagalar, ben de o oykuyu cok buyuk bir mutlulukla yayinlayacagim…

öznurr dedi ki...


Sevgili Mehtap hnm, sizinle tanışalı çok kısa bir zaman oldu aslında 1 ay kadar. Ama nasıl oldu da sizi bu kadar geç buldum bilemiyorum, benki internette sabahtan akşama kadar diyetler arayan, diyetisyenler arayan her daim zayıflamak için uğraşan verdiği 4-5 kiloya fazlasıyla alan artık kendinden ve hayatından sıkılmış insan. Yazılarınızı büyük bir keyifle okudum, onca yoğunluğun içerisinde insanlara yardım etmek için vakit ayırmanız gerçekten takdire şayan. Benim meleğim de galiba siz olacaksınız :)Büyük bir keyifle yazılarınızı okudum. Yıllardır diyetisyenlere giderim ve hep tek tip beslenme önerirler, bilirsiniz işte klasik diyetler. Şimdiye kadar kaç diyetisyene gitti isem hep aynı şey. Canın tatlımı istiyor o zaman sütlü tatlı ye diyen bir dilim baklavayı,bir parça çikolatayı, bir porsiyon mantıyı bize çok gören işini çok iyi bildiğini savunan insancıklar. Hep neden aynı menüler, niye değişmiyor bu menüler derdim taki sizinle tanışıncaya kadar. Haklıymışım ewet hem de çok haklıymışım onlara inanmamakla :) bunu gururla söylüyorum şimdi. Şu an bir takım sağlık sorunlarım var.Aslında bahsetmek ve fikrinizi almak isterdim ama biraz özel bir sorun. inşallah iyileşir iyileşmez en baştan başlıycam söylediklerinizi uygulamaya. Ve umarım kısa zamanda ben de size bir başarı ve teşekkür öyküsü hediye edebilirim:) Emekleriniz için çok teşekkür ederiz .İYİ Ki, İYİ Kİ, İYİ Kİ varsınız. Geçte olsa buldum sizi. Artık her daim takipçinizim.
Sevgilerimle,
Mahi from Ankara
16/12/11 11:43 AM


Sevgili Mahi, oncelikle gecmis olsun diyorum, buradayim, oykunuzu bekliyorum...


EKMEKÇİKIZ dedi ki...
Mehtapcığım,
Arkadaşlarımızla aramıza sadece "hayat" girmiyor.
Bir başka şarkıda da "aramıza yollar, yabancı kollar, zor yıllar girdi" diyor, Işın Karaca.

Bana sorarsan, giden gider kalanın başımın üstünde yeri vardır.
Adres defterlerimin eskiyenlerini atmam, bir kenara kaldırırım, sadece yeni defterde yerleri yoktur artık.

Yeni yılın baş aşağı durmaktan vazgeçsin, senin baktığın gibi baksın dünya. :))
16/12/11 11:46 AM


Sevgili Ekmekcikiz,
Aslinda gercek arkadaslarla aramiza hicbir sey girmiyor da, bazen birbirine ayrilan zamanlar azaliyor, sonra birakilan yerden baslaniyor yeniden... Isin Karaca’nin o sarkisini bilmiyorum ama mutlaka bulup dinleyecegim...

Esra dedi ki...
Sahiden ne çok çeşidi var arkadaşlığın/dostluğun değil mi? Ben de her gelen yıl evvelinde bir oturup düşünürüm kendi kendime. hatalarım neydi diye, yeni yılda istediklerim ne diye.
Pratik anne sayesinde buldum bu güzel blogu, fırsat buldukça açıp okuyorum, çok da güzel bilgiler buluyor, beğeniyle takip ediyorum, sevgiler


Sevgili Esra, gozden gecirmek her konuda cok ise yariyor... Benden de sevgiler

Zehra Özdemir Memiş dedi ki...
Soruyorum o zaman Mehtap nerelerdesin? Seni özledik....
Kiloları verdik ve tam bir yıl oldu... Hep senden evet bu kadardı yeni yeme alışkanlıklarınız böyle arkadaşlar ama önemle dikkat etmeniz gerekenler başlıklı bir kapanış yazısı bekledim... Tabii kendi adıma... ben hala verdiğim kiloyu koruyorum hafta sonları kaçamaklarım oluyor ama hemen senden öğrendiğimiz kadarıyla dikkat ediyorum. Ayrıca Kasım ayında başlayan diyetimizi sayfa sayfa düzenledim ve sıraladım nasıl zayıfladın diyenlere mail atıyorum yazılarını. Ama senin motivasyonun ve desteklerin bize çok şey katmış... Umarım hayatımızdan çıkmazsın....
16/12/11 12:12 PM


Sevgili Zehra, kapanis yok cunku kapatmadik ki birseyi... Bu bir beslenme modeli ve hayatimizi bu beslenme bicimine (3 asagi-5 yukari ) uyarak surdurursek kilo kontrolumuz de cok daha kolay olur. Ben cok yogun bir donem gecirdim, gunluk yasamin basit gereksinimlerine bile uyamiyacak kadar cok calismam gerekti bu sene... Ama toparlaniyorum iste yeniden... Buradayim aslinda...

Adsız dedi ki...
sizi uzunca zamandır takip ediyorum hatta en sonki programlarınızı zevkle uyguladım ama bahsettiğiniz gibi araya hayat girdi.. ben bıraktım sonra sizde yazmayı bıraktınız ama bir umut ara ara yokladım blogunuzu. lütfen yazmaya başlayın yine yaza kadar toparlanacak bedenler ve en çokta bedeni ile iyileşecek ruhlar var.. bir umut varmı yine yazmaya başlamanıza?? mercan..
16/12/11 12:42 PM


Sevgili Mercan, ben daha duzenli olarak burada olacagim yeniden... Ve yeniden birbirimize destek olacagiz...

Esma dedi ki...
Sen aramazsan aramayan arkadaşlar en çok beni üzen arkadaş tipi sevgili Mehtap...
Arkadaş arkadaşı her zaman aramalı hayatı paylaşmalı acısı ve tatlısıyla birlikte..
Hayatta insanın yanında kimsesi kalmayabilir bu hayat ama arkadaş sürekli olur onun içindir ki arkadaş çok önemliii
aramıza olum giren arkadasim da oldu numarası hala duruyor telefonumda yeterki aramıza hayat girsin başka şey değil....
Ben merak ve heyecanla sizin yazdıklarınızı hep okudum ,uyguladım yeni yazcaklarınızı hep bekledimm.. Bekliyorum da sormak aklıma gelmedi değil ama sormadım sizden anlatmanızı bekledim hepve bekliyorum da :-)))
Soruyorum neden diye yazarsanız okurum yoksa beklerim...Bu bekleyiş sizi sıkmamak ,sıkıştırmamak içindi...
Sevgiler sevgili Mehtap cım
Esma
16/12/11 1:32 PM


Sevgili Esma,
Buradaki sevgi dolu varliginiz fark edilmeyecek gibi degil... Duyarli bir insan oldugunuz her yazdiginizdan anlasiliyor, bu arada size mail yazdim ve hala cevap bekliyorum...

Adsız dedi ki...
"Yarim kalan hayatlar disinda, cekip gidiveren canim arkadaslarim disinda, hepsini toparlariz, duzenleriz, en bastan baslariz, yenileniriz...…" demişsiniz.. beni bu yazıda en cok "en bastan baslarız" heyecanlandırdı sanırım.. sahi 2012 de yeni bi grup acma durumunuz olur mu mehtap hanım?
sevgiler
Arven


Sevgili Arven,
Grup acmayacagim ama yeniden birseyler yapmaya basliyoruz, hem de bu Pazartesi...

Esma dedi ki...
Bu aralar canım tatlı çok istedi bende yedim.Biraz gevşettim ve bir kaç kilo aldım ama yeniden sıkmayı düşünüyorum.Çukulata çok seviyor ve yemek istiyorum .onun yerine ne yapabilirim ?
Sevginiz eksilmesin
Esma
16/12/11 4:33 PM


Sevgili Esma, encok ne zaman caniniz cikolata istiyor? Ne kadar tuketiyorsunuz? Cikolatanin yerine, cikolata yiyin  derim ben size ama olculu kalabilmek kaydiyla...


serap dedi ki...
Merhaba
Ne güzel bir yazı ve konu kutlarım
sorularımın cevabını sayenizde buldum ARAMIZA HAYAT GİRDİ evet evet gerçektende öyle
Selam ve sevgiler size
16/12/11 4:50 PM


Sevgili Serap, benden de sevgiler ve selamlar...

Adsız dedi ki...
mehtap hanım yazılarınızı okuduğumda nedendir bilemiyorum içim huzurla doluyor hep yeniden yine yeniden herşey rağmen yeniden başlamak hayata yeniden başlamak için olağanüstü destek veriyorsunuz bana yeni sınıf demiştiniz ya geçen sene 8 kasımda öğretmenimiz olmuştunuz ya ben çok şey öğrendim sizden 12 kilo verdim sabır irade hayattan kopmamak hep iyimser olmak..............
İSTANBUL dan NİLGÜN


Sevgili Nilgun, biz bu 12 kilonun oykusunu okusak diyorum...


Elif'in Terazisi dedi ki...
Yeter ki aramıza giren hayat olsun. Düzeltiriz, düzleşiriz, bakış açımızı genişletiriz, yarımları tamamlarız, yeni yarımlar , bütünler oluştururuz. Ümidimiz ve niyetimiz olur tüm bunları yapmaya...Bir de aşk olsun:)
16/12/11 9:59 PM


Sevgili Elif’in Terazisi...
Ask olsun gercekten de... Umidimiz oldukca... Sevgilerimle

Adsız dedi ki...
Sevgili Mehtap,

Her yazını zevkle okuyorum. Yazılarına gönderdiğim yorumlar yayınlanmıyor. Mesajlarımı alıp almadığına bile emin olmadan sana kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum.
Sevgiler
Emel
17/12/11 2:35 PM


Sevgili Emel,
Gunde postama yaklasik 700 mektup geliyor. Yanlislikla silmis olabilirim, ozur dilerim... Ama mutlaka okuyorum gelenleri, spamlar dahil... Ben de kucak dolusu sevgilerle, aynen cevap veriyorum. Kendinize iyi bakin...


beste dedi ki...
baslik cok guzel icerikte dostlara selam olsun:)
18/12/11 8:37 PM


Sevgili Beste,
Burada seni gormek hepimizi mutlu eder, hatta belki konugum olursun birgun...


Hanife dedi ki...
Merhaba Mehtap hanim ve diger arkadaslar,
Ben de hep takipteyim sizi. Sayenizde gecen bahar ayinda 5 kilo kadar verdim, beslenme seklimi hala guzel yazilarinizdaki tavsiylerinize gore ayarliyorum dersem yalan olmaz. FAzlaca kacirdigim gunun ertesi hafif besleniyor, arayi kapatiyorum. Olur da tatli falan yemissem, bir sekilde pilavi falan tabaigma almayarak kaloriyi dengeliyorum. Spora hep devam.
Biz buralardayiz, yazilarinizi bekliyoruz. Aldiginiz hayir dualari,yazilarinizin linkleri e mail adreslerimde, facebookta o kadar cok ki:)
Sevgiyle..
19/12/11 5:32 AM


Sevgili Hanife, nasil devam edecegiz sorusuna cok guzel bir cevap olmus mesajiniz... Sevgiler

Gülşen dedi ki...
Merhaba Mehtap Hanım, sessiz takipcinizim. Sizin motive edici yazılarınız kesilince sanki bizimde motivasyonumuz düştü kendimizi bıraktık. Ne olur tekrar yazmaya başlayın. Bizde silkelenip kendimize gelelim.Sevgiler. Gülşen
19/12/11 9:54 AM


Sevgili Gulsen, iste burdayiz hepbirlikte yeniden... Aslinda hep burdaymisiz zaten....

Ebru dedi ki...
Hayatımızda dostlarımız vardır, Sevgili Mehtap, bir başına "hayat"tır onlar. İşte siz onlardan birisiniz...
Sevgiyle,
Ebru (Ancient)
19/12/11 2:41 PM


Sevgili Ebru, Bana bu blogdan gecen enerji, ve sizlerin varligi iste o hayati daha guzel kiliyor... Bu guzel mesaj icin cok cok tesekkurler


Hanife dedi ki...
Buraya ikidir yorum birakiyorum ama ulasilamiyor:(
19/12/11 6:40 PM


Sevgili Hanife, gecikmeler olmus galiba.. 

GZNTPSEDA dedi ki...
Hayat ve hayatın getirdikleri , onlara yüklediğimiz anlamlarla değer kazanıyor.

Yarım kalan şeyler tamamlanır yeterki telafi edilemeyen durumlar olmasın Mehtap'cığım...

Sevgilerimle...
Seda
19/12/11 7:05 PM


Sevgili Seda, gercekten de, hersey bizim ona verdigimiz kadar degerli... Bazen siralamalar degisiyor sadece...


Adsız dedi ki...
İçimi ısıtıyorsunuz, inanın çok, çok özelsiniz benim için...
Umarım günün birinde ben de upuzun ve çok renkli bir başarı hikayesi gönderebilirim size.
Yeni yıl istediğiniz her şeyi getirir umarım.
Çok sevgilerimle,
Magrat.


Sevgili Magrat, eger ister ve kararli olursaniz, istediginiz her basari hikayesini yazabilirsiniz... Bekliyorum... Iyi dileklere tesekkurler...
19/12/11 7:55 PM


crispy dedi ki...
Bizim aramıza yollar girdi Berrin'le senin kulaklarını hep çınlatıyoruz,özlüyoruz arkadaşlığını:(
19/12/11 8:40 PM


Sevgili Crispy,
İkiniz de arkadaslik sifatindan cok otelere gecmis, kardes kadar yakin olmus iki ozel insansiniz benim icin... Kimbilir hayat bir yerlerde yollarimizi yeniden kesistirir belki...

Adsız dedi ki...
Mehtap hanim sizin verdiginiz bilgilerle gecen sene 5 kilo verdim simdi zar zor korumaya calisiyorum.arkadaslarin yazdigi gibi siz yazmadiginizda motivasyonumuz dusuyor size soyle bir sorum olacak york diyeti(kan grubu diyeti)yani kan grubunuza uymayan besinleri tuketmiyorsunuz.siz bu diyeti onerirmisiniz.aslinda adi diyet ama bu bir omur boyu beslenme sekli savunanlar dogrulugundan kesinlikle eminler mesela A grubu olanlar mumkun oldugunca bazi balik etleri haric hic bir eti tuketmemeliler.bunun gibi sizde bu konuyla ilgili bir seyler yazarsaniz cok sevinirim sevgilerle hayat dolu gunler diliyorum.kocaeliden sevim
20/12/11 7:56 AM


Sevgili Sevim,
Kirmizi et konusunda hepimiz dikkatli olmaliyiz zaten. A grubu kalp hastaliklari riski acisindan minor risk grubundadir. Ama bence hepimizin uymasi gereken genel kurallarin, kan gruplariyla kesin ve bilimsel olarak kanitlanmis bir iliskisi yok... Ben bu tur diyetlerle pek fazla inanmiyorum... Sevgilerimle

Adsız dedi ki...
En bastan baslarız, yenileniriz. diyorsunuz.Bu "en bastan baslarız" demek yeni yılda yeni bi grup kurmak anlamına mı geliyor. Bu beni ve daha birçok takipçinizi çok sevindirir. Lütfen yeni bir sınıf açın ve en başta beni kaydedin sınıfınıza. Hoşçakalın...
İfteli
20/12/11 9:37 AM


Sevgili Ifteli,
Sinif acmiyoruz ama cift dikislere hizlandirma kursu basliyor diyelim...

Nikita dedi ki...
Merhaba Mehtap Hanim..
44 kilo ile baslayan kilo alma seruvenim, dogumdan sonra 74 kilo ile son bulunca yuh deme ihtiyaci hissettim kendimde :D Gec de olsa..
Terzi kendi sokugunu dikemez misali, beslenme uzerine calisip obezite sinirini asan biri olarak yapamam, basaramayacagimlar beynimde donerken, bir arkadasim link yolladi, bunu oku, sonra konusalim dedi. Ve sizin bu yaziyi yazdiginiz gun basladim. 5. gunum, ve hayir gun saymiyorum bunu yazmak icin takvime bakmam gerekti, kendimi anlamsiz bir sekilde mutlu hissediyorum. Basaracagim..
Neyi, neden tavsiye ettiginizi ve nasil yapacagimi okudukca, kilo veren insanlarin hikayelerinden ilham aldikca amaaan 20 kilo da neymis ki, 20 olmasin 38 beden olayim diye dusune dusune, sikilmadan, acikmadan, seker krizine girmeden, etrafimdaki celdiricilerin uzerinden atlaya atlaya 5. gunu cikarttigima inanamiyorum.
Oncelikle ilhaminiz icin, sonrasinda vaktiniz, emeginiz ve sabriniz icin cok tesekkur ederim. Bunu basarip size "oncesi" ve "sonrasi" fotografimi gonderecegim.
Bir avuc keci boynuzu ile :)
20/12/11 12:03 PM


Sevgili Nikita, kararli olursaniz, saglikli bir sekilde kilo vermeyi basarirsiniz... Keci boynuzu ekinde oykunuzu bekliyorum, bakarsiniz araya biraz ay cekirdegi filan da karisir...


Terazi dedi ki...
Ben de tam böyle yazmıştım çocukluk arkadaşıma, büyüdükçe yollarımızın evet ama kalplerimizin hiç ayrılmadığı can arkadaşıma; "biz hiç ayrılmadık aslında ama araya hayat girdi..." diye...

"Aylarca hatta senelerce görüşmesek bile, karşılaştığımızda ikimiz de biliriz ki; nerede bırakmışsak oradan başlarız " diyen bir başka can dostum; kulakların çınlasın...

Bunları hissettiğimiz kaç arkadaşa sahipsek, o kadar zenginiz demektir bence.

Sevgili Mehtap Hocam, sorum yok. Sadece iyi dileklerimi ve sevgilerimi göndermek isterim size ve ailenize. Kalpten kalbe yol olduğuna dair bir delilsiniz benim için... Ayda bir yazın, yılda bir yazın; ama hep yazın, lütfen!
20/12/11 5:46 PM


Sevgili Terazi, siz de burada oldugunuzu hep boyle hatirlatin... Kendimi sizlerin varligi ile zenginlestiriyorum ben...

Esra dedi ki...
Merhabalar Mehtap Hanım,

Hayata dair onca şeyi şu sıralar ben de sorgularken, yazdıklarınıza daldım gittim. Yine de hayat güzel şey deyip derin bir nefes almak lazım..
Sitenizi geç keşfedenlerden biri olarak bu yıl da yeni bir sınıf açmanızı dileyenlerdenim ben de. O zaman bizim de anlatacak öykülerimiz olur belki de.
Ya da bir kitabınız çıkar belki, ne güzel olur bence. Bilgi verebilir misiniz nasıl yaparız biz de o şanslı zayıflayanlardan oluruz?
sevgiler, sağlıcakla kalın.
21/12/11 2:30 PM


Sevgili Esra, en basindan beri bizimle olmayanlar icin, sonradan okumak ve dahil olabilmek biraz zor cunku bircok nokta , siradan yazilarin arasinda sakli kaliyor... Bu yil, programi derleyip toparlamak niyetindeyim... Olsun o zaman “amin” diyorum, cunku bazi cok istedigim seyler, elimi uzattikca, uzaklasiyorlar nedense...

rebarcan dedi ki...
Merhaba Mehtap Hanım,

Burcu gibi ben de dağıtır gibi olduğumda eski yazılarınızı okuyorum. Kilomu koruyorum. Artık herkes yeni görünümüme alıştı. Ben de değiştirmeyi düşünmüyorum. Yalnız bu aralar iştahım pek açık, korkuyorum. Yazılarınızı özlüyorum.
Sevgiler.
21/12/11 3:21 PM


Sevgili Rebarcan, caniniz en cok ne cesit besinler istiyor...


nilay dedi ki...
Fotoraflara, seni okumaya doyamadım.
Kucak dolusu sevgiler
22/12/11 12:16 PM


Sevgili Nilay, cok tesekkur ederim...



Esma dedi ki...
Ben burdayım resminizi çok seviyorum,onu görüp çıkıyorum....:-))
Sevgilerr size
Esma
22/12/11 2:41 PM
Sevgili Esma, benden de size sevgiler...

Adsız dedi ki...
dostlarımızla aramıza sadece hayat girsin bir şekilde çok istersek onlara onlar da bize ulaşabilsin.....sizi sessizce izleyenlerdenim yeni yıl yeni umutlar olsun kaldığımız yerden yaşamaya devamm, sizi ve yeni sınıflarınızı sabırsızlıkla bekliyorum, belki bu sefer ben de zayıflarım:)) sevgiler Berrin
22/12/11 9:56 PM


Sevgili Berrin, belki mi dediniz? Beklemeyin ve baslayin... Hemen, bugun baslayin...

Neşe Güryaman dedi ki...
Yeniden mi başlayacaksınız gerçekten? Çok sevindiğimi söyleyemem çünkü sizinle 2008 den beri kilo veriyorum her seferinde bizi yarı yolda bıraktınız.Koruma programı vermediniz,bir özet sunmadınız.Evet çok emek sarfettiniz ama bizim emeklerimiz de boşa gitti hep.Ha bugün yazar,ha yarın yazar deyip uzman doktorumuzdan haber bekledik....Umarım bu kez başlayanlar yarı yolda kalmaz bizim gibi.

Esenkalın.
23/12/11 3:03 PM


Sevgili Nese, bu bir zayiflama programi degil ki, koruma programi olsun... Bu sizin yasam stiliniz olmasi gereken bir program... Porsiyonlari artirir, stilinizi degistirir, yanlislariniza geri donerseniz, kilo almaniz kacinilmaz. Ustelik bu beslenme programinda her besine yer var... Kendinizi yari yolda kalmis hissetmenize uzuldum... Verdiginiz kilolarinin tumunu mu geri aldiniz?

Adsız dedi ki...
Koruma programı mı dediniz?

14 TEMMUZ 2009 SALI
HÍNCÍ N'OLCAK...?

19 TEMMUZ 2009 PAZAR
KENDINIZE INANMAKTAN VAZGECMEYIN...

1 Aralık 2009 Salı KALEMLER HAZIR MI?

10 Aralık 2009 Perşembe GORUNDUGU KADAR ZOR DEGIL....

14 Aralık 2009 Pazartesi OPPPPPPPPPPPPPPPPSSSSSS....

Daha da var ama kalanını bulmayı size bıraktım ;)


Ayrıca,

Tüm sistemin özetini; hem başlangıcı, hem bitişi Ferat kaleme almıştı zaten...
Buyrun:

23 Kasım 2009 Pazartesi
METHAP'IN KURAL OLMAYAN KURALLARI...


Hem henüz bu şarkı bitmedi ki...


ipek e.
3/12/11 11:10 PM


Sevgili Ipek e (Terazi), harikasiniz... Gercekten harikasiniz....


Esma dedi ki...
Arkadaşlar
Mehtap bizlere neyi ne zaman nekadar miktarlarda yiyeceğimizi söyledi,neler rahat yiyebileceğimizi söyledi.Mutlaka hareket etmemiz gerektiğini söyledi,burada yapılan işin diyet değil yaşam tarzının değiştirilmesi olduğunu kesinlikle söyledi.Yerseniz hemen alırsınız dikkat dedi.herşeyi söyledi benim başımda bekleyemez ki onu ben ayarlayabilmeliyim öğrendiklerimle...
Ayarlayamadım biraz geri aldım bunun suçlusu Mehtap değil benimmmmm .Yedim aldım... Öğrendiğim gibi beslenir ve hareket edersem veririm diye düşünüyorum.Mehtap aileden biri gibi geliyor bana mecbur değil benimle uğraşmaya insanlık yapmış beni zayıflatmış ne yapmışsa ona çok teşekkür ederim yaptıkları için...Bütün doktorlar onun gibi olabilseler keşke...
Çok teşekkürler insanlığı olan güzel insan.Seni seviyorum ve sana kıyamıyorum,kimse kusura bakmasın.Yapmadıklarına değil yaptıklarına bakıyorum ben.Ömrün sağlıklı ve uzun olsun....
Esma
24/12/11 8:35 AM


Sevgili Esma,
350 kisiydik basladigimizda... Buyuk bir grup hedefine ulasti... Onemli olan bu sonuc... Bizi guclendirecek, inancimizi artiracak, basaririm dedirtecek bir sonuc...

Adsız dedi ki...
MADEMKI GIREN HAYAT DEMEKKI ICINDEYIZ ZAMANIN. MADEMKI HER TURLU


SORUYA IZIN VAR NERDESINIZ O ZAMAN???
BEN HERGUN COMPUTUMU ACTIGIMDA 2 CUMLE BILE OLSA ORDA OLDUGUNUZU GORMEKTEN MUTLULUK DUYUYORUM. MADEMKI HERTURLU SORU.PEKI HANI ITALYA MODASI BU YIL.GUCCILER,PRADALAR,OBURLERI.BEN GIDIP WEBLERDE ARAMAK ISTEMIYORUM.BANA SIZIN SECTIKLERINIZ ENERJI VERIYOR.HANI YILBASINDA SURECEGIM KIRMIZI RUJUM,KIRMIZI OJEM. HANI SEVGILIME ALACAGIM KIRMIZI CORAP VE GRAVAT(BUDA NERDEN CIKTI BILMEM)
BU OYLE BIR BLOGKI YUZLERCE INSANI PESINDEN SURUKLUYOR. OYLE BIR YAZI DILINIZ VAR KI INSANLARI SOYLE BIR SILKELIYOR,OMUZLERI DIKLESTIRIYOR,KARAKTERLERE DOKUNUYOR,SESIN EVDEKI FREKANSINI YUKSELTIYOR. BU OYLE BIR BLOGKI INSANIN OZGUVENINI ARTIRIYOR,GUCLENDIRIYOR.BU OYLE BIR BLOGKI SANKI HER CUMLEYLE OKUYANA COK GUCLU BIR ENERJI AKIMI GELIYOR.
BU OYLE BIR BLOGKI BIR TADINA BAKTINIZ MI ELINIZDEN BIRAKAMADIGINIZ BIR SEY.
SIZ HEP BURDA OLUN.YUZLERCE INSAN PESINIZDE SIZDEN GELICEK BIR SATIRI BEKLIYOR HERGUN.
ARTIK SIZIN NE KADAR MESGUL OLDUGUNUZU,ARTIK SIZIN KAC YERDE BIRDEN HASTALARINA YADA OGRENCILERINE YETISEN BIR DOKTOR OLDUGUNUZU DUSUNECEK DURUMDA DEGIL OKURLAR. HERKES SIZI BURDA GORMEK ISTIYOR. HERGUN. BUGUN YENI BIR GUN,UYANIN CANLANIN 3 KERE ZIPLAYIN DEMENIZI BEKLIYOR.ISTE HAYATIN ICINDESINIZ.SIZ ORDA BEN BURDA. BUGUN YENI BIR GUN.
YENI YILDA SIZINLE HERGUN BURDA OLMAK DILEGIYLE.
YUZLECE TUTKULU OKURLAR ADINA
YASEMIN
24/12/11 6:07 PM
Sevgili Yasemin, ben bu mesaji basip cuzdanimda saklayacagim, beni seven dostlarima yollayacagim, hatta blogum kapris yapmayi birakir birakmaz yan tarafinda, “hakkimda” diye bir sutun acip oraya koyacagim... Buradayim, cunku benim enerjim de sizlerle birlikte artiyor... Istediginiz bu yilim modasi olsun...

Mutlu dedi ki...
Ben sizi 1 hafta önce buldum:)
Hemen başladım. Hem doktor olup, hem çocuk sahibi olup hem de gönüllü böyle bir işe nasıl bulaştığınızı düşündükçe, sizi süperman (ya da superwoman diyeim) ilan ettim kafamda:)
Nisan 2009'dan başladım okumaya, yavaş yavaş okuyorum. Bilgi isterseniz size sonuna kadar gönderirim, siz bu kadar emek vermişssiniz, biz de birşeyler yapalım isterim:)
Yeni yılınızı kutlarım, sevgiler.
24/12/11 6:57 PM


Sevgili Mutlu, hosgeldiniz o zaman...Hepimiz buradayiz, yaninizdayiz...

asuman dedi ki...
sevgili mehtap hanım sizi tanımaktan ben çok mutluyum sizden rica etsem sizi izleyenlere katılabilmemiz için izleyenler butonu koysanız bloğunuza iyi olmazmı ..böyle bir buton istemiyorsanız sizi kaybetmemek ve size kolay ulaşabılmek adına lütfen benim izleyenlerime katılırmısınız.. teşekkürler
25/12/11 12:11 AM


Sevgili Asuman, izleyenler butonu nedir?


Terazi dedi ki...
Esma yürekten katılıyorum.

Bu blog -ki blogdan çok daha fazlası aslında-, gerçekten emek verenlerin emeklerini asla boşa çıkarmadı. Kaç öykü okuduk, kaç dönüşümle mutlu olduk, gurur duyduk... Ortada başarısızlık varsa suçlusu benim. Nitekim 12 kg. verdim, sonra yoldan çıktım; söz verdim, "başaracağım" dedim, çabaladım ama yetmedi. Hem verdiğimi, hem de fazlasını geri aldım. Şimdi başka "geçici" yan yollardan, düzlüğe çıkmaya çalışıyorum. Ama ben buradan hiç gidemedim! Biraz kendime geleyim, biraz normalleşeyim; yine MPG Programı ile buluşacağım. Çünkü bu program, Esma'nın da altını çizdiği gibi; "yaşam biçimi" haline getirilirse etkili, başarılı ve kalıcı olur. Blogun sağ tarafındaki, 104 "Önce Sağlık" ve 21 "Virgülüne Dokunmadan" yazılarının ve hatta o yazılara gelen yorumların "iyi" okunmasıyla işe başlanabilir.

Bu sebeple; bunca adanmış zamana, emeğin yok sayılmasına üzüldüğüm için ikinci defa aynı konuyu yazdım. Kusura bakmayın veya bakın; ama hakkı da teslim edin lütfen!


ipek e.
25/12/11 9:19 AM


Sevgili Terazi, hadi hemen anlamaya calisalim nedenlerini ve cozum bulalim birlikte... Mailim sizde var, isterseniz sadece bana yazin, bakalim ne olmus...
Unknown dedi ki...


Merhaba Mehtap Hanım,
Ben de 2008 yılından bu yana takip ediyorum seni. (Yorum bırakmasam da)
Dile kolay 4 yılı geride bırakıyoruz. 10 gün senden ses çıkmazsa nerede diyordum ama artık yoğundur, yeni bir proje vardır, kaçamak yapmıştır diyorum. Onları da okumaktan keyif alıyorum.

2bin12'nin sana, ailene ve tüm ROMA takipçilerine sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum.

İyi ki varsın,

Sevgiyle kal.

Serpil
27/12/11 2:04 PM


Sevgili Serpil, dusunun 4 yil gecmis bile... Daha bugun gibi ilk yazim... Saga sola tiklarkan acivermistim blogumu hani neredeyse yanlislikla... Daha duzenli olarak burada olacagim... Sevgiler

STYLE M dedi ki...
mehtap , ne guzel sayfan var... ne guzel yazilarin. insani dinlendiren bir durak benim icin burasi...iyiki varsin.. saglik ve mutluluk dolu keske dedirtmeyen yeni bir yil senin olsun. sevgilerimle
27/12/11 2:40 PM


Sevgili STYLE M,
Cok tesekkur ederim... Yeni yil dilekleri icin de... Umarim sizin icin de aynisi olsun...


birdilimdus dedi ki...
Sizi tekrar görmek çoook güzelll yazılarınızı okumak kaldğımız yerden devam edebilmek...

Sevgiler,
Evren
Sevgili Evren, benim icin de sizleri tekrar gormek oyle guzel...
27/12/11 5:11 PM


Hanife dedi ki...
Yorumlari okuyordum, ne guzel sevenleriniz, yolunuzu bekleyenleriniz cok.
Ben de 2005'den beri bir blog yazari olarak bir ikisey eklemek istiyorum.
Blog yazarligi kisinin keyfen yaptigi bir is, karsiliginda maddi bir cikar beklemedigi, bilgilerini, yemeklerini, el becerilerini ya da aklindan gecenleri paylastigi bir ortamdir.
Mehtap hanimin yaptigi ise, uzmani oldugu bir konuda onlarca satir yazi yazmaktan ote birseydir. Kurdugu gruba uye olanlarin mesajlarina tek tek cevap vermek, onlarin ihtiyaclarina uygun programlar hazirlamak ve daha nicesini yapabilmek buyuk emek ister.
Ben burada uyguladigi iki grup calismasini ne yazik ki kacirdim. Ama onun verdigi emegi asla unutmadan, hep sagolsun diyerek oturdum, her yazdigini tek tek okudum, elimde kalemler not aldim, programlarin linklerini not ettim. Gecelerce okudum satir satir, verdigi bilgileri. Bu sayede saglikli diyebilecegim ama yinede gozden kacirdigim onca hatayi ogrendim, duzelttim. Kahvenin yaninda arkadasin getirdigi pastadan hergun bir dilim yerdim, bu da benim odulum deyip.
Ya da nasilsa o kadar fazlam yok, ne diye uzeyim kendimi, ev isi yapiyorum ya hergun, yeterince aktifim, ne gerek spora derdim.Ama haftada en az 4 gun basladim yurumeye, bir baktim ki dunyam daha guzel, mis gibi acik hava herseye iyi geliyor. En azindan kendimle basbasa kalmak icin en guzel bahane. Ardindan kis geldi, buralar -25 olur, mumkun mu yurumek? Internetde onca egzersiz ornekleri dolu, basladim bukez hoplamaya ziplamaya.
Simdi hergun eger spor yapmazsam kendimi iyi hissetmiyorum.
Kilo vermek istemiyorum ama, yediklerimden sagligim icin kisiyorum bazen kilo korkumdan degil, nasilsa yeni hayat stilim fazla bunu bana o kadar guzel ogretti ki, bu stilin yaraticisi Mehtap hanim.
Yazdigi her yaziyla motive oldum, buradan faydalanip kilo veren yuzlerce insanlar gibi.
O yuzden ben size minnet doluyum, cok cok tesekkurler.
38 yasinda, iki cocuklu bir anne olarak 5 kilo verdim, hikayem oyle dillere destan degil ama, kendimi hic uzmeden, kahvemin yaninda minicik aci cikolatamla, hafta sonu ogluslarima pizza partisinde yarim dilimi yiyerek, ama ardindan gunu sade corbayla kapatarak bu odulu haketmenin bedelini odeyerek basardim.
Cok, cok tesekkurler...
27/12/11 8:25 PM


Sevgili Hanife, cok guzel bir aciklama bu, ogretici, fikir verici ve ornek almaya degecek tarzda... Tesekkur ediyorum...
--------------------------------------------------------------------------------------------
Ben buradayim iste... Tam da yeni bir yil gelirken, yeni bir eve tasinmak uzereyken, aklimda ve programimda yeni projeler varken...
29 Aralik 2011’Roma

16 Aralık 2011 Cuma

ARAMIZA HAYAT GIRDI...



Dunyanin tersi donmustu zaten, muhtemelen ben duzlestim, onun icin hersey bas asagi duruyor … Hic sikayet etmiyorum, gorus acisini genis tutmak gerek hayatta…
Heryil yaptigim gibi, yaklasan yeni yilla beraber en once adres defterimi gozden geciriyorum…

Arkadaslar!

Ne cok cesidi var arkadasligin…




Yere ve zamana bagli olanlar, zamani onceden belirlenmis, hemen kullanim tarihinizi dolduranlar…

Siz aramazsaniz asla nasilsin, nerdesin, no’ldun diye merak etmeyecek olanlar…



Zamansiz, sinirsiz, biraktiginiz noktada ilk gunku kadar sicak, hep gercek, en uzaktan bile en yakin olabilenler…

Sezen Aksu dinliyorum sabah arabada, “aramiza hayat girdi” diyor…
ben 1 yilin hesabini yapiyorum kafamda… Ne cok sey oldu, ne cok sey degisti hayatimda bu kisacik senede…

Arada yarim kalan onlarca sey…




Bloga isim demistim, sectim, karar verdim, sahibine ufak bir armagan aldim ama aciklamadim…

Son diyet grubunun sonuclari mukemmel, gercekten muthis, derslerde anlatiyorum ama geri donus vermiyorlar oykuleriyle… Onlarin secimi… Saygi duyacagiz tabii…


Oykuleri cikanlarin adreslerini istemistim, hepsi yolladilar, ama hicbiri neden diye sormadi…



Ben de anlatmadim nedenini…

Bir suru sey yarim kaldi aslinda… Ama hicbiri tamamlanamaz degil… Hepsini tamamlariz, anlatiriz paylasiriz…




Yarim kalan hayatlar disinda, cekip gidiveren canim arkadaslarim disinda, hepsini toparlariz, duzenleriz, en bastan baslariz, yenileniriz...…

Cekip giden arkadaslarim...Silmeyecegim adreslerini ne defterimden, ne telefonumdan, ne facebook’tan…

Aramiza olum girdi ama, hatirlama yetimi korudukca, onlari hatirlamaya ve sevmeye devam edecegim ben…

Aramiza giren hayat olsun lutfen,nerede durursak duralim...



Sorular darmadaginik, tek tek, farkli yazilara geliyor, hic cevap yazamiyorum. Bu yaziya her turlu soruyu yollayabilirsiniz...


16 Aralik 2011’ Roma

11 Aralık 2011 Pazar

ISTANBUL'DA 3 GUZEL...



“Bir an suren bir gulumseme bazen sonsuza dek hatirlanir” diyor Schiller…

Istanbul’dan ruzgar hiziyla geciyoruz ama, o ruzgarin tatli esintisini, o kisacik gune sigdirdiklarimizi, yasadigimiz o keyfi, o keyifli Istanbul gununu hep o gulumsemenin tadiyla hatirlayacagiz…

"Biz hizla gececegiz Istanbul’dan! diyorum Seda’ya…

"Ne kadar sureniz varsa, o kadar da olsa gorusecegiz ya, onemli olan o" diyor…

“Sabahin korunde havaalanina gelme” diyorum, “biz havaalaninda kahvalti yapariz”,

“sakin birsey yemeyin, beraber kahvalti yapacagiz” diyor…

40 gun dusunsem aklima gelmiyecek ama beni hem cok heyecanlandiran hem de cok mutlu eden bir secim yapmis kahvalti icin Seda… Kiz Kulesi… Istanbul’da yasayan arkadaslarima sorup duruyorum o gunden beri, gittiniz mi hic kiz kulesine diye… Hem mukellef bir kahvalti yapiyoruz, boregimiz, cesit cesit peynirimiz zeytinimiz,ince belli bardakta cayimiz, tostumuz, simidimiz, hem olaganustu 360 derece Istanbul manzaramiz var…



Icerisi cok guzel restore edilmis, efsaneyle ilgili butun versiyonlar bir kac dilde yazilmis, uygar ve keyifli bir ortam yaratilmis...

Sonra hizli bir Istanbul turu basliyor…Seda cok programli, cok dakik, herseyi tum ayrintilari ile dusunmus, ama oylesine sakin, oylesine rahat ki, hic kosturmaca havasinda degiliz...Deniz otobusu, Sultanahmet,



Federico’nun takla atarak namaz kilmaya calismasi, takilar, esarplar, anahtarliklar,






uyduruk Nasreddin Hoca ile 3 lira karsiligi cektirilen fotograflar



derken, Atasehir Sahan’a geliyoruz…

Seda tesadufen biliyor benim “yuvalama” ile ilgili kirgin, kuskun kalmis bir animi..., “Istanbul’da beraber yuvalama yiyecegiz” diye verdigi sozu unutmuyor...

Iste orada gercek anlamda bir solen basliyor... Hem cok ozel olarak agirlaniyoruz – bu nezaketli misafirperverlik Seda ile esinin “misafirlerine” gosteriliyor- elbette, hem de nefis ama gercekten nefis yemekler yiyoruz...Icli kofte, findik lahmacun,



cevizli nar eksili salata, bademli salata,



balon ekmek, tulum peyniri, derken kozlenmis patlicanimizi masada tertemiz elli bir gorevli hazirliyor, biber ve domatesle karistiriyor...





Hersey cok lezzetli, servis cok ozenli, sohbetimiz cok yerinde...Ve nihayet kalayli sahanlar icinde yuvalama masaya geliyor...



Ilk kez yiyorum ve cok ama cok begeniyorum... Internette, Sahan'in sitesinde tarifi var, Oktay Usta'nin web page'inde de guzel bir tarif var ama ben yapmaya cesaret etmiyorum, donup yerinde yemegi dusluyorum...

Biz kahvelerimizi icerken, Atasehir Vega Sahan’in sorumlusu Hamdi Bey masamiza geliyor. Seda’ya hal hatir soruyor, misafirleriniz memnun kaldilar mi diyor, arkadan bana Sahan imzali bir sise zeytinyagi armagan ediyor.



Cok nazik, cok beyefendi, cok kontrollu bir tarzi var...Hepinizi kutlarim diyorum, dosta dusmana anlatilacak kalitede bir yer burasi...

Seda’nin annemler icin hazirlattigi baklavalari da alip vedalasiyoruz... Havaalaninda sariliyoruz birbirimize, Federico Seda’ya “bizi unutma sakin” diyor ayrilirken...

Seda inanilmaz bir insan... Tam bir muhendis... Cok programli, cok duzenli...Yoldan gecerken sordugum birkac binanin tarihleri, ne olarak kullanildiklari daha biz check-in deyken mailime geliyor, turkce yeni cikan albumlerin listesini veriyor, bana da Federico’ya da onu tanidigimiz icin kendimizi sansli saymakta ne kadar hakli oldugumuzu birkez daha gosteriyor.

Kisa bir sure sonra, Istanbul’un en iyileri listesinde gazetede adini goruyorum Sahan’in... Bugun babamla telefonda konusurken, Sahan’in yemek kitabi cikmis diyor, ben de o guzel gunu yeniden, yuzumde ayni gulumsemeyle hatirliyorum... Ben tekrar gidecegim Istanbul’a nasil olsa diyorum babama... Seda’nin kulaklarini cinlatiyoruz...

Seda’cigim, hayatta enzor seydir toku agirlamak... Yani cok yer goren, cok farkli ortamlarda bulunan insanlara bazen hicbir sey o kadar da muthis gelmez... Sahan cok guzel ve cok ozel bir yer suphesiz... Onu boylesine farkli kilan, seninle gecirilmis yarimdan biraz fazla birgun, seninle paylasilan o gonlu bol sofra, senin misafirin olarak agirlanmakti...

Simdi sira bizde... Listemizi yaptik, gorulecekler, hafta ici, hafta sonu gidilecek restoranlar, alinacaklar filan...

Ne zaman geliyorsun?

7 Aralık 2011 Çarşamba

AYVA SARI, NAR KIRMIZI... SONBAHAR... Hayat, Mimler ve Ahmet



“Ayva sari, nar kirmizi
Sonbahar”…
diyor siirde…

Aci dolu, huzun dolu… Ama artik 35 yaslar hayatin ilk baharlari sayiliyor, kimbilir bugun yazilsa nasil yazilirdi o guzelim siir…?

Ayva sari, nar kirmizi sonbahar da, narlar hafif pembemsi, Ispanya’dan geliyorlar, ayva almak icin ya Vittoria meydanindaki sabah pazarina gitmek gerekiyor, ya da Fatih’in aklina gelmek icin evrene mesaj gondermek…

Sonbahar da sonbahar hani…



Hava alaninda Oslo’dan gelen misafirimi almak icin beklerken once anoragimi, sonra hirkami cikartiyorum, yarim kollu t-shirtle kaliyorum yine de sicak basiyor bana… Arada yalanciktan bir iki gok gurluyor ama, sadece bizim evin yeni bireyi, prenses Nini hanimi korkutuyor o kadar…

Ahmet, herkesi uzup hayata dondukten sonra (neyse ki gitmemis gercekten, unuttuk gitti artik o parantezi), bana hayatin 7 gercegini soruyor…

Ne cok cevabim var bu soruya… 7, 77, 777, 7777... gercegi var hayatin…

Neler sayarim neler...



Oglum derim, ailem derim, saglik derim, ask derim, dostluk derim, keyif derim, gunes cekilirken icilen 1 kadek kirmizi sarap derim, karlarin uzerine konulan bir sobada ellerimi isitmek derim, dogayi dusunmek derim, insani sevmek derim… "Live is life" derim o muthis sarkiyi hatirlayarak...

Ama hicbirini soylemiyecegim…



Hayatin tek bir gercegi var sevgili Ahmet, o da hayatin kendisi…

Var oldugumuz surece var hersey cunku…

7 Aralik 2011’Roma

24 Kasım 2011 Perşembe

OGRETMENIM CANIM BENIM...




Sevgili Esma herzamanki nezaketiyle mesaj yollamis, ben tamamen unutmustum. Annem Mehtap unutmaz demis babama ama unutmustum. Aylarin isimlerini Italyanca soyledigim icin olmali...
Esma'ya tesekkur ediyorum, birgun tanismayi umuyorum onunla...

Bana bugun bildigim herseyi ogreten annemle babam basta olmak uzere, butun ogretmenlerimin gununu kutluyorum...Senede birgun degil, hergun... Hayatta basimin dik durmasi onlarin emekleri sayesinde...
Yakinimda olsalar hepsini kucaklasam...

18 Kasım 2011 Cuma

BIR OPTUM, BIR OPTUM... BIR DAHA OPTUM...



Unhate koymus yeni kampanyasinin adini Benetton... Vatikan'in tam karsisina da Papa Ratzingerin, Kahire'deki Al-Azhar camisinin imami ile opustugu dev ilani koymus...
Tabii ki Katoliklerin hassasiyeti ve papanin imajini zedeledigi gerekcesiyle geri cekildi hemen, herhangi bir nedenle kullananlara da yasal islem baslatilacagi soylendi...

Baska dinlere inananlari kolayca rencide edebilen bir kulturun, isin ucu kendine dokununca hassaslastigini anladik boylece...

Obama'nin da tam secimler oncesi pek hosuna gitmemis bu kampanya...



Berlusconi'yi ise fotograflarini hazirlamalarina ragmen, simdilik kampanyadan cikartmayi tercih etmisler...


Herne kadar Benetton'un reklam kampanyalarini cok sevmesem de, bazi fotograflar hosuma gitti... Merkel ve Sarkozy'nin opucugunu cok klas buldum... Bosuna French kiss demiyorlar !

14 Kasım 2011 Pazartesi

AHMET...

"uzaklaşmalar unutmak için değildir her zaman
bazen de başarabilirse insan
acıdan kaçmak için uzaklaşır kendinden
daha derin daha uzak kendinden"



Alip basini gidivermis iste Ahmet... O cok sevdigi sarkidaki gibi...Basarmis iste gitmeyi kendinden, herseyden ve herkesten... Beyaz kiraz agacini, eliyle diktigi agaclari, Miros'unu bile birakip gitmis...

14 Kasim 2011'Roma

2 Kasım 2011 Çarşamba

HIC BILMEYENLERE KOLAY TARIFLER...

Cok iyi yemek pisirebilmeyi cok isterdim...

Ama benim anladigim anlamda iyi yemek pisirmekten bahsediyorum... Yani ayni lezzeti elde ederek, ayni kalorinin yarisini alacak sekilde yemek pisirmeyi… Italya’da bunun icin benim de uyesi oldugum “wellness kitchen” herbiri kendi alanlarinda unlu, cogu Michelin yildizli seflerle calismalar yapiyorlar, ev kadinlari, calisan kadinlar, yanliz yasayanlar ve cocuklar icin ayri ayri kurslar duzenliyorlar, ayni lezzeti farkli malzemelerle yakalayabilmek icin gece gunduz calisiyorlar… Ama yine de oncelik, basit, cabuk, lezzetli, saglikli yemekler pisiribilmekte...

Bizim evde, Italyan-Turk karisik bir yemek kulturu vardir. Ustelik yasadigimiz cok uluslu hayat nedeniyle, arkadaslarimdan ogrendigim, Fransiz usulu somon baligi , Cezair usulu erikli tavuk, Norvec usulu patatesli omlet filan da pisiririm.


Hep hayiflanirim, keske annemden daha cok sey ogrenseydim diye… Federico Turk yemeklerine ozellikle corbalara bayilir, risotto yerine pilavi tercih eder, her cocuk gibi izgara kofte, pilav, patates kizartmasi, ya da buyuk bir dilim margherita pizzaya da asla hayir demez.

Ben evde yalniz oldugum gunlerde, basitin de basiti yemekler yaparim kendime. Iste bu Cumartesi, isten doner donmez, yalnizligi firsat bilip, oyle bir yemek hazirladim kendime… Biraz da yaramazlik yaptim, firsattan istifade…

KARAMELIZE PORTAKAL KABUKLU ve SOGANLI BONFILE






Yagsiz tavada 2 tatli kasigi sekeri eritin. (cok cabuk yanar, dikkat edin)

Cok ince dogradiginiz portakal kabuklarini, hizla karamelize edin (ben dogal tadini cok sevdigim icin, suda bekletmem, secim size kalmis) Karamelize portakal kabugu, brokkoli corbasina da cok yakisiyor, iki uc tel halinde koyunca, goruntusu de cok guzel oluyor.

Portakallari kenara alip, ayni tavada halka halka kestiginiz beyaz soganlari da karamelize edin.

Soganlari da kenara aldiktan sonra, bonfileyi pisirin, portakalin suyunu piserken uzerine ekleyin. Ben cok az, zahter koyuyorum ete, cok hosuma gidiyor.

Ayri bir yerde, brokkolileri ya da istediginiz herhangi bir sebzeyi haslayin.

Cekirdek hardali, biraz cevizle karistirip tabagin yaninda servis yapin.

Ekmek yerine haslanmis patates ile de servis yapabilirsiniz, ben ikisini de yemedim.

FIRINDA KOLAY ELMA TATLISI

Bir buyuk elmanin icini oyun. Kabuklarini cizgili olarak soyun.


Elmanin icini, bir bucuk tatli kasigi seker, ceviz ve kuru uzumle doldurun , cok az su ilavesiyle firinda ustu kapali olarak pisirin.


Elmanin uzerini hafifce kizartin, varsa icine krem santi ya da biraz muhallebi koyarak servis yapabilirsiniz.


Ben ilik yemegi seviyorum… Ama siz soguk servis yapin, daha guzel oluyor.

Afiyet olsun…

2 Kasim 2011’Roma

24 Ekim 2011 Pazartesi

EDREMIT VAN'A BAKAR...



Ne soyler insan boyle anlarda, ne gecer yureginden…?

Kisacik bir omre, kac boyle aci manzarasi sigdirir?

Kac aksam yedigi bir lokma ekmek bogazinda kalir?

Atesin sonunda hep dustugu yeri yaktigini kac yasinda anlar bir insan?

Konusulanlarin, yazilanlarin, tartisilanlarin omru kisa hafizalardan, hangi gundemlerle silinecegini nereden bilir?

Van...

Dedemin soyadi, otlu peynir, kavut, gendime, delikli mermerde kirilan findiklar, erik pestili benim icin...

Hic karsilasilmamis akrabalardan gelen yedi delikli nazar boncuklari, uzun tuylu battaniyeler, bayram kartlari, piriltili esarplar, kucucuk cay bardaklari...

Yikilmis, dokulmus, alt ust olmus...

Olan gidene oluyor, biten omure oluyor, sonen hayatlara oluyor...

Canimiz yaniyor, tadimiz kaciyor, kasigimiz elimizde kaliyor haberleri izlerken, yazik yazik, hepsi can, hepsi evlat, bitsin artik teror diyoruz, doga bu dinlemez diyoruz, trafik canavari diyoruz, hastalik aldi goturdu diyoruz...

Olan giden omurlere oluyor, ben duydugum aciyi yazsam ne olacak...?

25/10/2011

17 Ekim 2011 Pazartesi

BLACK BLOCK

---------


Birseyler coktan beri yolunda gitmiyordu... Kisacik hayatini keyifle gecirmek isteyen agustos bocegi icin de, calisip didinmekten gun yuzu goremeyen karinca icin de...
Gecen yil, bir arkadasimin israrlari ile katildigim bir siyasi-politik toplantida, “korkmayin, kriz filan yok” dediklerinde tuylerimin diken diken oldugunu hatirliyorum...





Bu yil 55.000 kisi daha isini kaybedecek... Enflasyon, benim gormeye aliskin oldugum degerlerin cok altinda bile olsa, Avrupa icin yuksek sayilacak degerlerde, yasam cok pahali, ekmek gercekten aslanin agzinda, kimsenin keyfi yok... Ya da cok kimsenin keyfi yok demek daha dogru...
Arap bahari, Indignados derken, Roma’ya binlerce barisci gosterici geliyor, dunyayla ayni anda protesto ve uyari yuruyusu yapmak uzere...


Ama is cigrindan cikiyor





ve hakli gerekceler, haksiz davranislara donusunce moraller iyice bozuluyor...



Roma’nin en guzel meydanlarindan biridir San Giovanni meydani... Ofkesini, kontrol edemedigi kizginligini, kime yoneltilecegini sasirmis gruplar tarafindan yangin yerine donuyor.



Hukumet uyeleri sol partilerin provokasyonu diyorlar televizyonda...




Belediye Baskani hasarin korkunc ekonomik boyutunu acikliyor...



Ilk kez boyle bir gosteride kilisenin bile icine girip Meryem Ana heykelini kiriyorlar ve hakaret iceren bir de yazi yaziyorlar duvara... Kilisenin rahibi cok uzgun bir sekilde konusuyor habercilerle...

Pazar gunu hava cok guzel... Simsicak, piril piril bir gunes... Roma sokaklarini gosteriyor tv haberleri... Italyan’larin hic keyfi yok, sokaklar bombos...

Unuturuz ama cabucak...

Nedenleri de unuturuz, sonuclari da...



Dunyanin bu hale gelmesinde hepimizin bir rolu, bir payi, yapabilecekken bos verdigi birseyler oldugunu dusunmekse hic isimize gelmez simdilerde...


15 Ekim 2011'Roma

12 Ekim 2011 Çarşamba

LEYLEK LEYLEK HAVADA...



Colfiorito, Umbria bolgesinde Perugia’ya bagli Foligno sehrinin bir kasabasi… Roma’ya yaklasik 4 saat mesafede... Ama arabayi kullanan, benim sevgili arkadasim ve meslektasim Giorgio olunca, araba hangi ustun teknolojinin hangi son modeli olursa olsun, kaplumbagalardan biraz daha hizli gidiyoruz ve yaklasik 5,5 saatte bolum baskanimizin tepenin uzerindeki dag evine ulasiyoruz...



Ev aslinda, topraklarin sahibi buyuk buyuk babaya ait topraklari isleyen koyluler barinsinlar diye hazirlanmis bir ciflik evi. Evi cevreleyen tepelerin herbiri, ayri renk ciceklerle kapli. Colfiorito zaten “cicekli tepe” demek...



Depremle haraplanmis, yeniden aslina uygun olarak insa edilmis bu guzel evin buyukannesi herseyi tek tek elden gecirmis, yikintilarin arasinda firsatcilar tarafindan calinan bakirlardan ne kaldiysa geriye parlatmis, onarmis, dolaplari tamir etmis, sandalyeleri kendi kaplamis, ailesinden kalan tarihe sahip cikmis bir avukat... Nazik, zevkli, guleryuzlu, 3 ogluyla olan iliskisinde cok ozenli ve keyifli bir kadin...

Colfiorito’ya ulasir ulasmaz, sessizligin tadina varabilmek icin tas bir bankin uzerine uzaniyorum...








Parmaklarimin arasinda ufaladigim yabani kekigin kokusu burnumda, tepenin insani urperten ruzgarini icime cekiyorum... Mutfak haril haril isliyor. Oyle cok yardim eden varki, ben boyle durumlarda hep yaptigim gibi ayak altinda dolasmamayi, yemekten sonra yorgun ev sahibi kahvesini icerken mutfagi toparlama grubuna yardim etmeyi seciyorum. Ilik gunes ve ruzgar gelsinler, bu minicik tas bankin uzerinde benimle konussunlar diye bekliyorum...

Aksam yemegi daha hava aydinlikken basliyor, masada yok yok. Herkes kendi bolgesinden bir sey getirmis, cesit cesit saraplar, bahcedeki tas firinda pismis et, peynirin binbir cesidi, yoreye has manda mozzarellasi, uzerinde mozzarella ve Puglia domatesiyle firinlanmis patlican, domuz izgarasi, dalindan yeni kopmus kabaklar granteni, koy ekmekleri, yemenin de icmenin de limiti yok...








Asil surpriz yemekten sonra... Bolum baskanin erkek kardesi, bir firmanin yoneticisi, iki mimar arkadasi ve bir muzisyen ile birlikte, inanilmaz guzellikte bir caz konseri veriyorlar bize... Amator ruhla profesyonelce yapilan muzik, hepimizi buyuluyor.












Geceyarisindan sonra Italyanlarin, "facciamo due spaghetti" (2 tel spagetti yapalim mi) aliskanligi es gecilmiyo ve firin kagidinda pisirilmis spagettiler de yeniyor...



Ikinci gun, uzun yuruyusler yapiyoruz.



















Giorgio’nun aslinda sarkici olmak isterken yanlislikla doktor oldugu ortaya cikiyor cunku karaoke mikrofonunu elinden birakmiyor.

Ucuncu gun, calisarak ve toplanti yaparak geciyor. Biz toplantidayken esler, gunesin ve doganin tadini cikartmaya devam ediyorlar.

Donus yolunda “ben bu sene ne kadar cok kisa-uzun seyahat yaptim inanamiyorum, “bir de leylegi otururken gormustum ilk, ya havada gorseydim ne olacakti kimbilir diyorum”.


“Anlamadim” diyor...


Gectigimiz yollardaki doganin guzelligine bakip, ne kadar cabuk gecti bu 3 gun, bir de adina “lungo week-end” diyorsunuz diyorum..

"Leyleklerle ne alakasi var ?"diyor...

"Bosver" diyorum, "baska bir zaman anlatirim belki"...


12/10/2011'Roma