Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

30 Ağustos 2011 Salı

BASINDASINIZ...

Bugün çok özel bir gün... İki bayram bir arada, annemin dogum gunu, poyrazın bizi yerine imbat

rüzgarını bırakarak terk edisi ve Seda'nın basarı oyküsünün bugun yayımlanan Women's Health

dergisinın eylul sayısında yer alması...


Seda çok özel bır insan... Karsılasmadan yakınlık duyacagınız, tanıdıkca saygınızın artacagı,

yasantısının kesıstıgı herkese insan kalitesinden pay ayıran, sevgi dolu, akıllı, güzel, öz güven

sahibi,basarılı bir kadın... Onu benim ıcın ozel kılan pek cok seyı sızınle paylasacagım onumuzdekı gunlerde...


Bu sadece bır başlangıç..

Öykülerinizi Mevsimlerden Roma dışında da pek cok yerde izleyeceğiz
ve sayenizde Şanlıurfa ve Edirne de büyüyen ağaclarımıza yenilerini ekleyecegiz...

Sevgilerimle...

30 Agustos 2011 Türkiye


P.S: Adriano Celentano senin için söylüyor Sevgili Seda












24 Ağustos 2011 Çarşamba

ÖYKÜLER...



Hepinize merhaba

Bugüne dek oykülerini bizimle paylaşan sizlerle özel bir konu için haberleşmek istiyorum. Lütfen bana yazın...

Ne yazık ki bende mail adresleriniz yok... Bekliyorum...

Bu arada yeni öyküleri de lütfen benimle değil bizimle paylaşın...

Sevgilerimle...

24 Ağustos 2011

5 Ağustos 2011 Cuma

IT'S ALL RIGHT...

“You can feel the electricity, on and in the air”… diyor su siralar cok dinledigim sarkida… Hava gercekten de elektrik yuklu… Hem cok sicak, hem cok nemli...

Herkes yorgun... Tatile gidip donenler, gitmeden oncekinden daha yorgun, benim gibi hala calismaya devam edenler tuttuklari nobetlerin sayisini, birinden cikip oburune kosulan hastanelerin adini, hatta ne is yaptiklarini bile unutacak kadar yorgun, yuzleri asik, dokunsan harlayacak kadar gerginler...

Benim uzun zamandir takip ettigim bir blog, media izlememeyi oneriyor. Cunku anlatilanlarin gercek olmadigini, gercek olmayan gercekler yuzunden sebepsiz yere uzulup durdugumuzu soyluyor... Ben zaten cok uzun zamandir medyayi takip etmiyorum ama Italya’nin hizla icine suruklendigi kriz (son 30 yilin on hazirligi ile) her yerde, her ortamda kendini gosteriyor... Borsa’daki 173 milyar euroluk kayip, cig gibi buyuyen issiz ordusu, kapanan is yerleri, durmaya hazirlanan uretim, kisacik bir tatile bile gitmeyi goze alamayan orta direk Roma’yi bir asik suratlilar sehri haline getiriyor...

Ben asik suratlilar grubunda degilim... Surat asmanin, ortalikta patlamaya hazir bir bomba gibi dolasmanin hicbir seye cozum olmayacagini cok iyi bildigimden, kucuk ailemizle ilgili ufak tefek ekonomi onlemleri aliyorum, neredeyse bedava fiyatina inmis giysilere, tiklim tiklim dolabimi dusunerek basimi ceviriyorum, supermarket alisverisimi daha dikkatle yapiyorum, yenecek kadar yemek pisiriyorum, gereksiz telefon konusmasi yapmamaya calisiyorum filan... Surat asmiyorum, gereksiz endise cogaltmiyorum, yarina olan inancimi kaybetmeden, bugun herneyse payimiza dusen onu en iyi sekilde yasamaya ozen gosteriyorum...

Bu aralar benim programim cok dolu... Evin her kosesinde acik bir valiz var, geliyorum, valiz bosaliyor yeniden doluyor, Doina utu yapmaktan fenalik geciriyor, , Roma’da kaldigim gunlerde de toplanti toplanti ustune, arkasindan yemekler, yok kutlamalar, yok vedalar... Hafta sonu Universite’deki bolum baskani Umbria’daki dag evinde konuk ediyor bizi. Iki gun boyunce, bir kertenkele gibi tas bir bankin uzerine yatip, ruzgarin sesini dinliyorum, sirtim tutulmadikca yerimden kalkmiyorum...

Yorgun muyum? Degilim... Fiziksel yorgunluk 1 gecelik uykuya bakar, uyursun uyanirsin yepyeni bir sekilde...

Gergin miyim? Degilim... Ne olacaksa olacak... Hicbirsey icin daha olmadan uzulmeye degmez... Italyanca da “preoccupare” onceden endislenmek anlamina geliyor ve bu Budizm’e inananlarin hic onermedikleri bir durum...

Her sabah gune Cee Lo Green’in sarkisiyla basliyorum... Hersey yolunda diyor... Hersey yolunda... But I’m just gonna let something brand new happen to me diyor…

Yeni seylerin olmak uzere olduklarini biliyorum. Olumlu olacak hersey icin aklimi, yuregimi ve hayatimi aciyorum...

It’s all right...