Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

28 Mayıs 2013 Salı

HER GUNE BIR YEMEK'LE TIJEN INALTONG Konugum

Tijen'i hepiniz taniyorsunuz zaten... Yazdigi o guzel kitaplardan, tv programindan, ve tabii ki sizlerle cok guzel seyleri paylastigi bloglarindan... Bir dunya vatandasi, bir mutfak sevdalisi, inandigi seyler uzerine herseyini ama en cok zamanini koyan, hayat tutkunu bir kadin... Yepyeni bir kitapla karsinizda yeniden... Hergune Bir YEMEK sadece bir yemek kitabi degil, bir dostluk oykusunun, bir imece'nin de kitabi...

Sevgili Tijen, uretkenlige verilebilecek isimlerden birisin sen... Enerjin, yasama sevgin, merakin, herseyi detayiyla arastiran titizligin hic bitmesin... Yolun hep acik olsun... Hepimizden sana, yeni kitabin icin iyi sanslar dilekleri ile birlikte sevgilerimizi yolluyoruz...

Roma 28 Mayis 2013

........................................................................................................................................................


 

Hafiflemeye çalıştığım günlerde bir diyet günlüğü tutuyor, o dönemde yarattığım tarifleri de oraya not ediyordum. Sonra bu bir sağlıklı beslenme kitabı olabilir diye düşünüp tarifleri daha dikkatli yazmaya, fotoğraflamaya başladım.

Bizde bir söz vardır bilirsiniz, neye niyet, neye kısmet diye. Ben bu kitabı düşünürken Yapı Kredi Yayınları ilk baskısı 2005 yılında yapılan ve çoktan tükenmiş olan Her Güne Bir Yemek'i güncellememi istedi benden. Baştan aşağı değiştirmek istiyordum kitabı ancak zamanım sınırlıydı. Minik yeğenimin doğumu için Amerika'ya gidip uzunca bir süre kalacaktım. Gitmeden önce bitmeliydi kitap. Madem dedim elimde bu kadar güzel, lezzetli, sağlıklı tarifler var, öyleyse onları kullanayım. Her Güne Bir Yemek bir beden küçüldü anlayacağınız.

Hoş eski tarifler de olabildiğince sağlıklı idi. Her malzemeyi mevsiminde, olabildiğince doğal halinde kullanmaya çalışır, asla sağlıksız yağları önermem zaten. Zeytinyağından başka yağ kullanmam ki ben. Bazen biraz tereyağı, zaman zaman, tarifine göre az krema.

Dostlarımdan da yardım istedim ki zaten bir çoğunu bloglarından tanıyorsunuz. Ayfer Yavi, Beste Pekoz Bonnard, Özgül Obuz, Narince Mutfak, Tatlı şef Ceyda Baza,Zerrin Damgacı, Gül Savaşer, Sare Terzioğlu, Pinar Kirmizioglu, Gonca Tokuz. (Tabii ilk baskıda da katkıda bulunan pek çok güzel dostum vardı. Onlara da bir kez daha teşekkür ediyorum buradan.)


Canlarım. Kırmadılar, destek oldular. Tarifleriyle, fotoğraflarıyla, bilgileriyle. İlk baskıdan bu yana öyle çok seyahat etmiştim ki, yepyeni anılar derlenmiş, yeni tarifler eklenmişti dağarcığa. Her Güne Bir Yemek, 170'i yeni toplam 368 tarifi, anıları, dünya festivallerinden, bayramlardan, düğünlerden, geleneklerden örnekleriyle, yeni sayfa düzeni, tasarımı, fotoğraflarıyla daha ferah, daha huzurlu, daha keyifli bir halde piyasada. Annelere, ablalara, yengelere, kız arkadaşlara, eşlere, evlenene, doğum yapana güzel bir armağan önerisi. YKY kitabevleri, diğer kitapçılar, internet üzerinden satış yapan firmalar (Pandora, İdefix, Kitapyurdu vs) ve yayınevinin kendi online satış sitesinden satın alınabilir. Kitapçınızda yoksa sizin için sipariş etmesini isteyebilirsiniz. Mehtap'cığımın sayfasında zaten çok güzel fotoğraflar var ama kitaptan iki tarifin fotoğrafını paylaşmak istedim. Kendini mücver zanneden omlet ile portakallı enginar salatası. İkisi de mevsime uygun tarifler. (İsterseniz tariflerini de
memnuniyetle veririm.)


--
www.mutfaktazen.blogspot.com
https://www.facebook.com/TijenInaltong
https://www.facebook.com/KendiniAnlatanKentler
http://twitter.com/#!/TijenInaltong

20 Mayıs 2013 Pazartesi

CAKIR'DAN DERS NOTLARI... OLAGANUSTU BIR OYKU...

 Aramiza hayat giriyor zaman zaman.. Hayatimizda diyorum cunku hayatlarimiz kesisiyor, karsilasiyor, bazen kaybediyoruz birbirimizi ama sonra araya giren yillara ragmen sanki dun ayrilan dostlar gibi, yeniden kucaklasiyoruz...

Cakir'in oykusu bana geleli cok uzun zaman oldu... Bu oykunun icinde benim size vermek istedigim butun mesajlar bir bir yazili... yani ders notlarima koysam, ancak bu kadar guzel anlatabilirim... 

Cakir cok onemli birsey yapiyor... kilosunu koruyacak diye hayati zorlastirmiyor, gunlerle, hayatin ritmiyle cakismiyor, tam tersi... Is yerinde cikan yemekleri yiyor, uygulayabildigi olcude kurallari uyguluyor ama cizginin disina ciktiginda "oldu bir kez, artik fark etmez" demiyor, kontrolu elinde tutuyor...

Yani benim soylemeye calistigim herseyi yasamina gecirmis, guzel ve akilli bir kadin... nerede yasar, ne is yapar bilmiyorum... Bana hayatima renk kattiniz diyor ya, sizlerle aramdaki iletisim, burada 7 bin renkli gok kusaklari ciziyor hepimizin goz bebeklerine... O renk te, o isik ta, o fark ta sizden kaynaklaniyor, bunu sakin unutmayin lutfen...

Cakir'a burada oldugu, oykusunu paylastigi, oz guvenle fotograflarini yolladigi, icten ve sicak uslubu icin ona hepimiz adina cok tesekkur ediyor, Roma'dan en iyi dileklerimi ve sevgilerimi yolluyorum...

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 Merhaba Mehtap Hanım;

Ben İlknur Çakır, gruba bu yıl Çakır olarak kayıt oldum. Aslında geçen dönemden grubunuzun sessiz takipçisiyim. 47 yaşında ve 157 cm boyundayım. Halen çalışıyorum. 27 yıllık evliyim ve kocaman üç kızım var. Sayenizde benim de bir hikayem oldu ve bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım arkadaşlara yararı olur-

Evlendiğim yıllarda 44 kg  idim. 3. Kızımdan sonra 60 kg olarak kaldım. Uzun yıllar boyunca da kilo almadım. Bu aradaki 16 kilo fark çok fazla gibi görünse de aslında evlendiğimde çok zayıf olduğum ve 13 yılda aldığım kilo olduğu için gözüme batmıyordu. Ya da bana öyle geliyordu. Ama 1999 yılında eşimin işi dolayısı ile İstanbul a yerleşmemiz benim sürekli araba üstünde olmam, sigarayı bırakmam ve aşırı hareketsiz bir hayat bana tam 17 kiloya mal oldu ve ben 77 kiloya çıktım. Üstelik çok hızlı olarak bu kiloları almıştım. 2005 yılı idi sanırım ilk defa diyetisyene gittim, 6 ayda  7 kilo da verdim 70 kiloya düştüm. Kilo vermekte   benim açımdan sorun yoktu. Diyetisyenin dediklerini yapınca veriyorsunuz. Önemli olan bunu tutabilmek, pek çoğumuzun bildiği gibi insan sürekli diyette olup, aşırı derece de kendisini tuttuğu için bir süre sonra eli her şeye gidiyor ve ne bulursa yemeye başlıyor. Sonrası “hop gelsin kilolar” Neyse ki ben 73 kiloda kendimi tutabilmiştim. Bu kez de dizkapaklarım bana sorun çıkarmaya başlamıştı. Dizkapaklarım kitleniyor, şişiyor, ben yollarda kalıyordum ve nihayet diz kapağımdan ameliyat oldum. Doktorlar kilo vereceksin dediler. Hem de bana 55 kilo ya düşeceksin dediler. Ama bu işler maalesef denilmekle olmuyor. Tansiyonunuz düşüyor, uyku düzeniniz bozuluyor, halsiz oluyorsunuz, enerjiniz tükeniyor, kendinizi sürekli hasta gibi hissediyorsunuz, mutsuz oluyorsunuz. Zira ben hayatım boyunca karın doyurmak için yemek yemedim. Daima keyif alarak, zevk ile yedim. Hep sevdim bir şeyler yemeyi hala da seviyorum. Değişen bir şey yok bu anlamda benim hayatımda

 24 Eylül 2011’de bir arkadaşımın tavsiyesi ile sitenizle tanıştım ve o günden sonra da başarı öyküm başladı. Başladığım zaman kilom 73 idi. En ustteki  fotoğrafım o günlerime aittir. Yayınladığınız  listeleri sıraladım, yazıları okudum arkadan sizleri takip ettim. “İlk günler” listesine sadık kaldım ama sonra tamamen uygulayamadım.
 

Sizden sonra hayatımda olmayacak şeyleri asla yapmadım. Mesela diyet ürün almadım. Ve daima işyerimde çıkan yemekleri yedim öğle yemeklerimde, her zaman kendi yaptığım ekmeği tükettim. Ölçülere ve miktarlara çok dikkat etmek kaydı ile elbette, ama yeşil çorba, ara öğün ve bazı haftalardaki şaşıtmacalarımıza harfiyen uydum. 

Zaman içerisinde bir baktım ki ölçmek ve tartmak rafa kalmış gözüm ve elim tartı olmuş neyin yerine neyi, ne zaman, ne miktarda yiyeceğimi öğrenmişim. Bunun için Mehtap Hanım a gerçekten minnet borçluyum. Her şeyi yiyorum, içiyorum üstüne de zayıflıyorum. Bundan daha büyük bir lüks olabilir mi? 




Asla hayatımda aktif spor olmadı. Ben ya yüzebilirim ya da yürüyüş yapabilirim. Ama köpek korkum yüzünden yürüyüş bile yapamıyorum. Bir gün arkadaşlar sitede “Walk at Home” dan bahsettiler hemen bilgisayarıma indirdim. O günden beridir. 2 mil olan programı her sabah 5:30-6:00 saatleri arasında yapıp sonra işe gidiyorum. Bu da bana yetiyor ve beni mutlu ediyor. 1 Aralık 2012 tarihinde 63 kiloya inmeyi başardım. Hem de hiç zorlanmadan bu sene gruba 63 kilo olarak kayıt oldum ve 17 Mart 2013 sabahı 60 kiloya indim. Belki 1 Kilo daha verip sonra bunu korumak istiyorum. İşyerinde çıkan yemeklerin suyunu yemiyorum, eğer yemekte bulgur pilavı varsa yiyorum. Yoksa diğer pilav ve makarna çeşitlerinde hakkımı 40 gr.lık ekmek yemekten yana kullanıyorum, çıkan sütlü tatlıları eğer yenilmeye değerse ara öğünümde yiyorum, şıralı tatlılarda ise 1 dilim i beni kesecekse yine ara öğünümde yiyorum yoksa yemiyorum. Buna da takılmıyorum. Zira daha önce yediklerime sayıyorum. 

Akşamları asla ekmek dışında karbonhidrat almıyorum. Ama gece uzunsa kaçamak yapabiliyorum. Nefsimi bu konuda henüz terbiye edemedim. Onu da ne yapayım diyorum. En zararsız şekilde atlatmaya çalışıyorum. Yağı zaten çok az kullanıyordum. Suyu hiç içmediğim zaman 1,5 lt. içiyorum. Bunun aksaması sadece hafta sonları olabiliyor onun dışında olmuyor. Salatayı Mehtap hanım ın dediği gibi en az 3 renk olarak tüketmeye devam ederek kilomu korumak istiyorum. Ha bir de tabi ki eğer fazla kaçırdığımız gün varsa ertesi gün karbonhidrat almıyoruz. Bu kuralı da hiç unutmuyoruz. Eğer eksikliklerim varsa arkadaşlar tamamlarlarsa sevinirim.

Hayatıma renk kattınız Mehtap hanım kıyafetlerimi her terziye götürdüğünde çok seviniyor ve size içimden sessizce teşekkür ediyorum. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz elbise benim kızımın nişanında giydiğim elbise ve ben bu elbiseyi 1999 yılında çok sevdiğim bir arkadaşımın kardeşinin düğünü için almıştım. Acaba şimdi mutluluğumu anlatabildim mi? Ben başardıysam herkes başarabilir diyorum. Size ve tüm grubumuza verilen destekler için teşekkürler diyorum. Sevgiler.
Çakır
20 Mayis 2013 'Roma


6 Mayıs 2013 Pazartesi

AM I SO BUSY ???????



Ben coooooooooookkkkk mesgul bir kadinim... Bir kere haftanin 6 gunu gittigim bir isim, bu ise bagli nobetlerim var... Sonra universite var, derslerim, toplantilarim, hastalarim... Sonra kendi ozel hastalarim var... Haftanin gunu 7, uzunluklari 24 saat...

Hayatta bir tek oglum var... O da cok mesgul... Of... tenis, ingilizce, basimizin belasi matematik dersi... Onun da haftasi 7 gun, 24 saat...

Ailemiz var.. Evimiz, evimizin sorumluluklari, kimsenin eline birakmadigim alisveris, yemek isi, pisir, masayi kur, kaldir, topla, yerlestir vs.. 11 yildir bizim ailemiz icin calisan, ama artik kaprislerine benim hayatimda yer kalmayan yardimcimiz da yok cumartesiden beri... Benim bardagimin da bir hacmi var gozukmese de..Ev isleri, simdilik bilinmez alaninda...

Yani utuleri kim yapar, camlari, kapilari kim siler, terasi kim yikar, carsaflari kim degistirir simdilik belli degil, ama kirli carsaflarla uyumayacagimiz kesin... Bulacagiz bir cozum ama bu kesinlikle kapimizi yeniden acmak olmayacak gereksiz kaprislere...


Hayatin bir suru yuzu, bunlara ait yapilacaklar var.. Odenecek faturalar, klup taksitleri, arabanin muayenesi, kirilan gozluk, tamire gidecek telefon, temizleyiciden alinacak pantolonlar, postanede terkedilmis taahutlu mektuplar, yeni evlenen akrabaya alinacak hediye, Federico'nun ortopedi kontrolu, bebek tebrikleri, bas sagligi ziyaretleri, reddedilemeyen davetler, alinmis yollanmamis, zaman asimina ugramis hediyeler, aranmasi ihmal edilen arkadaslar, matematik ogretmeni randevusu, NiNi'nin kumu yok, mamasi bitmek uzere..

Hayat herkesin hayati gibi... Akiyor ellerimizin arasindan... Cok mesgulum, cok yorgunum, of hicbir seye vakit yok denirse, cok mesgul, cok yorgun, hicbir seye vakti olmayan insanlar haline geliniyor..


Ben annemin yontemini uyguluyorum... "Allah saglik versin, hepsi olur" diyorum.. "Kosturacak enerjim olsun da kosturayim" diyorum...  Enerjimi yuksek, ruhumu olumlu tutmaya calisiyorum.. Olumsuz cumleleri olabildigince az kullaniyorum, hayata iyi yonunden bakmaya cabaliyorum, insanlari cok elestirmiyorum, probleme degil, cozumlere odaklaniyorum...

Benim Genova'daki Cooley hastaligi ile ilgili cok ozel ve cok onemsedigim kursum, Antonio'nun yurt disi seyahati ile cakisiyor. "Ben nerde kalacagim" diyor Federico... Sen onemli degilsin de, NiNi ne olacak diyorum.. Anneeeee, per favore ! diyor... 

Kimsenin alabilecegime ihtimal vermedigi bir is-projeyi hem aliyorum, hem de daha bunun tebrikleri bitmeden, coktandir aklimda olan bir baskasi icin kendime start veriyorum.  Bu projeye aldigim cevap, konumdaki degerimi oyle bir artiriyor ki, ayni gun sabah Fransizlari geciriyorum, Ispanyollar geliyorlar ogleden sonra, aksamina Italyan'larla yemege gidiyorum... Elbiseleri siraya dizmek, aksesuarlara karar vermek, ayakkabilarin topuklarini kontrol etmek gerekiyor... Dadi'yi ayarlamak, Antonio'nun programiyla benimkini karsilastirip, Federico'nun hayatini sekteye ugratmamak, hayatin akisina uyum saglamak gerekiyor..

"Anne, NiNi'ye soyle o da agzini kapatsin hapsirirken " diyor Federico bu sabah... Minicik patisini oksuyorum evin yaramaz kizinin...Dun geceki firtinadan uyanip, salonda battaniyenin altinda hayati dusunurken once NiNi geliyor yanima, sonra Federico... Battaniye kocaman 3'umuze de yetiyor ama divan o kadar enli degil..Ikisi de misil misil uyuyorlar az sonra, NiNi'yi yerine goturmek is degil de, Federico artik boyumu gecmis, koca adam olmus coktan, ne tasinir, ne isine karisilir artik onun...

Sabah oluyor... Elimde bu haftanin programi, sutlu kahvemi iciyorum... Listemin basinda, blogdaki sorulara cevap ver, Seda'ya da, Esma'ya da yazik yazili... Upuzun bir liste, yildizlar, unlem isaretleri, fososrlu kalemlerle yapilmis, kocaman halkalarla dolu, rengarenk, karmakarisik bir sayfa...

Ben senin yanindayim diyorum hayata...

Allah kosturacak enerji versin, hepsi olur...


Roma, 5 Mayis 2013










DEGISIYORUZ; DEGISTIRIYORUZ...

Kahvalti:

• 1 adet yagsiz beyaz peynirle yapilmis tost  + domates, salatalik roka vs (tost ekmegi ile yapilacak)
veya
• 1 dilim esmer ekmek + 1 ince dilim yagsiz peynir+ 6-7 yesil zeytin
 Domates, salatalik, biber vs.
veya
• 1 fincan sutlu kahve + 1 ince dilim evde yapilmis kek
veya
• 1 meyve + 1 dilim ekmek + ince bir dilim beyaz peynir
Veya
• Yarim simit + inc bir dilim yagsiz beyaz peynir (haftada sadece 1 kez) 1 adet acma veya pogaca
Veya
• 1 yumurta ve az peynirle yapilmis omlet + incecik bir dilim ekmek
Istediginiz kadar cay



1° Ara Ogun



• 1 meyve + 2 ceviz
veya
• 4 kasik yogurt + 1 kucuk meyve
Veya
• 1 meyve + iki kucuk sade biskuvi

Oglen yemegi
  • 1 tabak sebze yemegi
Veya
  • 2 yumurta ile yapilmis menemen (en fazla haftada iki gun)
Veya
  • 2 adet  dolma
Veya
  • Balik + salata
Veya
  • Ton balikli salata
veya
  • 4 adet izgara kofte + istediginiz kadar salata

2° Ara Ogun

  • Sekersiz sutlu kahve

Aksam Yemegi

  • Yesil corba (3 gun)

Sonraki gunlerde de icine krema konmamis, uzerine yag yakilmamis herhangi bir corba + 1 dilim ekmek

Corba (sebze corbasi, kremasiz, unsuz, icine ekmek dogramak yok. Tarhana olabilir ama haftada 2 kere)

ve
  • 1 tabak az yagla pismis etli veya etsiz sebze yemegi

Veya
  • 1 porsiyon izgara et-balik-tavuk ve haslanmis sebze
Ve 
 Salata

İsterseniz gece yatmadan once 1 minik parca bitter cikolata yiyebilirsiniz..
 Aclik hissederseniz, sebze miktarlarini istediginiz kadar artirabilirsiniz
Zeytinyagini cok dikkatli kullanin lutfen.
Gunde en az 2 litre su icmeyi ve hareket etmeyi sakin ihmal etmeyin.

Bu arada Sevgili Nuri, uzulmeyin, cogunluk burada ama kilo bildiimi icin mail adresini kullaniyorlar. Ayrica kimse kalmasa , tek siz kalsaniz da, biz bu programi tamamlayacagiz...

5 Mayis 2013'Roma